Türkiye'de Klinik Eczacılık
- Hasan Günel
- Oct 7, 2015
- 3 min read

Klinik eczacılık yaklaşık 15 yıllık bir meslek, Türkiye'de resmi devlet kadrolarında "Klinik Eczacı" unvanıyla çalışan bir eczacı henüz yok. 2010 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından kamu hastanelerine 5 eczacı alındı ve başvuru koşulu olarak klinik eczacılık yüksek lisansına sahip olmak getirildi.
(Aynı atamada 8 Eczacı da Eczacı(Farmakolog) adı altında farmakoloji yüksek lisansına sahip eczacılardan alındı.)

Fakat kadroları da diğer eczacılardan farklı değil yaptıkları iş de diğer eczacılardan farklı değil. O nedenle kamuda çalışan bir klinik eczacımız henüz yok diyebiliriz.
Kamu eczacıları kamu hastanelerindeki gelir dağılımının adaletsiz olduğunu dile getirmek ve hangi konularda haksızlık yapıldığını belirlemek adına çok sayıda çalıştay yaptılar. Bu çalıştaylar sonrasında Türk Eczacıları Birliği çalıştay raporlarını sağlık bakanlığına sunduğunda, bütçe komisyonlarında eczacıların maaşları gündeme geldiğinde maalesef kaçış bileti olarak uzmanlık konusu dile getirildi. Uzmanlık dalları geldiğinde -ki onlardan birisi de klinik eczacılık- maaşlar yükselecek dendi ve bir tarih verildi: 2023
Biz hangi yıldaydık bu tarih verildiğinde 2014, yani 9 yıl sonrasına randevulaşıldı. Artık ne derece ikna edici olduğu sanırım kişisel bir tercih olmalı ki bazılarımız bunu bir oyalama taktiği olarak görürken bazılarımız da şimdiden kendini 2023'e hazırlamaya başladı.
Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde kısmen uygulanıyor klinik eczacılık, eczacılar da tedavi sürecine dahil oluyor ama bunun genel olarak kamu hastanelerinde bir karşılığı yok, üniversite hastanesi olmanın getirdiği rahatlıkla sanırım bunu uygulamaya koymak daha kolay oluyor.

Uşak Devlet Hastanesi bünyesinde, Eczacı Hakkı Özçeltik'in girişemleri ve önderliğinde dahiliye polikliniği altında Klinik Eczacılık Birimi kuruldu 2014 Mayıs ayında.

Daha sonra Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde bir "Akılcı İlaç Polikliniği" kuruldu (kurucu eczacılar: Esra Özdağ, Yasemin Güdük, İlyas Başar, Merve Kocayiğit ve Ebru Önal) eczacılar tarafından.
Bu yıl geçtiğimiz aylarda Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde "Tıbbi Farmakoloji Polikliniği" açıldı. İlkini eczacılar açmışken bu ikinci polikliniği hekimler açtılar ve farklı bir isim verdiler "tıbbi farmakoloji" dediler.
Yüz yıllık eczacılığın temel anabilim dalının başına "tıbbi" kelimesini getirip hekimlerin elinde tekelleştirmeye kalktılar. Çünkü Klinik eczacılık deselerdi millet nerde eczacı diye soracaktı haliyle. Umarım eczacılar birilerinin onların söz sahibi olması gereken temel alanı onlardan almaya çalıştığını farkeder.
Neden peki tekelleştirmeye çalıştıklarını iddia ediyorum? Çünkü eczacının bu olaya katılımını kesinlikle reddediyorlar.
Kendilerince yazdıkları görev tanımlamalarında bu tıbbi farmakoloji alanının klinik eczacılıktan hiç bir farkı yok. Sadece hekim olmanın getirdiği yasal hakların rahatlığıyla diğer ülkelerde uygulanan ama ülkemizde uygulanamayan klinik eczacılığın görevlerini icra edebilecek bir poliklinik kurmuşlar. Türkiye'de hastanelerde çalışan eczacılara hastaların tedavi süreçlerine müdahale etmeleri yasal olarak tanınmadığı için klinik eczacılığa yanaşamıyorlar. Bu nedenle eczacıların ilaçla tedavi sürecindeki görüşleri sadece "tavsiye" düzeyinde kalıyor.

Tıbbi farmakoloji polikliniği açanlar da bunu Facebook üzerinden paylaştıklarında, vatandaşın biri soruyor bu poliklinikte klinik eczacının çalışması daha doğru olmaz mı, tüm avrupada öyle çünkü diyor ve Sayın Profesörümüzün verdiği cevap fotoğrafta var. Onlar da bu yasal eksikliğimizi farketmişler ki sizin yetkiniz yok diyor bu işleri yapmaya.
Sevgili eczacı meslektaşlarım, mesleğinize sahip çıkın, bunu bencil bir para kazanma arzusuyla değil, bilimi korumak adına yapmamız lazım. Her işi, o konuda eğitim almış olan meslek erbapları icra etmeli. Yoksa "eczacılık" unvanımız havada kalır.
Uçamayan kuş, yüzemeyen balık olmayalım.
Eczacılar klinik eczacılığa sahip çıkmalı, çünkü klinik; eczacılık biliminin en yalın haliyle icra edildiği yerdir. Eczane eczacılığı, endüstri eczacılığı bunlar bugünün ekonomik dünyasının yarattığı iş alanlarıdır.
Klinik eczacılığa sahip çıkacaksak da bunu sosyal ortamlarda klinik eczacılık ders notlarını paylaşarak değil, ne kadar gerekli olduğunu tekrar tekrar sunumlarla ilgili mercilere ve halka anlatarak, bu hekimlerin yaptığı gibi hastanelerde klinik eczacılıkla alakalı poliklinikler açarak, eczacıların yetkilerini genişletmek için başvurular yaparak, gerekirse dava açarak yapmalıyız.
Eczacılık fakültesi öğrencilerine bu alanda ışık tutacak güncel kitapların da Türkçe'ye çevirilerek üniversite kitaplığına kazandırılması gerekir.
Klinik eczacılığı biz bulmadık veya biz uydurmadık, bu uzmanlık alanı zaten gelişmiş tüm ülkelerde tedavi sürecinin olmazsa olmazı, mutlak bileşenidir.
Kaynaklar: http://personel.saglik.gov.tr/ZhKWS/ilan-metni-id2741-2740.html http://personel.saglik.gov.tr/UserFiles/File/2010_4b_Dis_Ecz_alimi_2/4B_Dt_Ecz_1052_Munhal.pdf http://www.milliyet.com.tr/usak-tan-turkiye-icin-bir-ilk-daha-usak-yerelhaber-207571/ http://www.radikal.com.tr/ordu_haber/yanlis_ilac_kullaniminin_onune_akilci_ilac_poliklinigi_ile_gecilecek-1327176 http://www.marmaraeah.gov.tr/tr-TR/Birim/tibbi_farmakoloji/271?p=Hizmet
Komentarze